7 Şubat 2025

Muğla Gündem: Son Dakika Haberler ve Güncel Haberler

Ekonomi, spor, teknoloji ve magazinle Muğla’nın nabzını tutun: En güncel haberler burada!

Güney Koreli Evlatlıkların Arayışındaki Zorluklar

Güney Kore'den ABD'ye evlatlık verilen çocuklar, geçmişlerini ararken birçok engelle karşılaşıyor.

AYNUR ŞEYMA ASAN/ALİ İHSAN ÇAM – Güney Kore’den evlatlık verilerek ABD’ye yerleştirilen çocuklar hayatlarının bir noktasında geçmişlerini arıyor ancak birçok engelle karşılaşıyor. Şanslı olanlar ailelerini bulsa da kültür ve dil farkı nedeniyle birçok ruhi hezeyan yaşıyor, kimi ise doğru bilgiye dahi erişemiyor.

AA muhabiri, “Güney Kore’nin Evlatlık Çocukları” başlıklı üç bölümlük dosya haberin ikinci bölümünde, ABD’ye evlatlık verilen Güney Korelilerin ailelerini arayış sürecini muhataplarıyla görüştü, bunun hayatlarına etkilerine ilişkin uzmanlardan bilgi aldı.

Biyolojik ailelerini bulanlar için esas mesele “kavuşmanın” ardından yaşanıyor. Zira bambaşka bir toplumda büyüyen çocuklar, kültürel ve dil farklılıklarını aşamayarak hüsran, öfke krizleri, büyük buhran ve evham gibi psikolojik çıkmazlara giriyor.

Ebeveynlerini arayan “yetişkin çocukların” hikayesi yalanlarla dolu olduğu için çoğu araştırmaya nerden başlayacağını dahi bilmiyor. Bu arayışa girenlerin ilk başvurduğu kaynak tabi olarak evlatlık verilme sürecinde doldurulan evraklar. Çocukların o dönem hangi ülkedeki aileye ne sebepten verildiği bilgisinin gereken evrakta bulunması gerekiyor. Ancak Güney Kore’de hazırlanan Korece evrak ile ABD’deki İngilizce kayıtlarda büyük farklar görülüyor. Bu karmaşa ise evlatlık verilen çocukların bir hafiye titizliğinde kendini arayış sürecinin sadece ilk aşaması.

Bu “zehir hafiyelik” sürecini bir şekilde başaran yetişkin çocuklar hasbelkader ilgili evraka ulaşınca yeni bir süprizle karşılaşabiliyor. İngilizce evrak ile Korece evrak mukayese edildiğinde evlatlık verilme nedeninin kendilerine ve biyolojik ailelerine söylenenden farklı şekilde düzenlendiğiyle karşılaşabiliyor. Bu ise istisna olmanın ötesinde yaygın bir durum.

Bir sonraki aşamaya bir şekilde geçmeyi başarabilen evlatlık çocuklar bu sefer de ailelerin maddi durumu da dahil sağ olup olmadıklarına dair bilgilerin kayıtlara yanlış geçirildiğini görüyor. Çocukların birçoğu geçmişlerindeki eksik, yanlış ya da uydurulmuş bilgiler nedeniyle bir aşamadan sonra kendi hikayelerini sorguluyor. Çünkü birçok evrak onları “evlat edindirmek” için hazırlanmış.

ABD’deki Boston College Üniversitesinde Gelişim ve Eğitim Psikolojisi Danışmanlığı bölümünden Doçent Dr Oh Myo Kim, insanın geldiği yeri ve biyolojik ailesini merak edip aramasının normal bir süreç olduğunu söyledi.

Öte yandan, Oh Myo’ya göre, ailelerini arayan kişilerin, “evlat edinildiği ailelerle anlaşamama ya da ABD’de kendilerine yer bulamama gibi nedenlerle arayışa başladıkları düşüncesi” doğru değil.

Geçmiş bilgileri çelişkili ama hayatları gerçek

ABD’de “Adoptees For Justice” adlı sivil toplum kuruluşundan, kendisi de bir evlatlık olan avukat Daniel Yoon, Güney Kore’nin Incheon bölgesinde doğduğunu ve 5 aylıkken ABD’li bir aileye evlatlık verildiğini söyledi.

Yoon, kendisini evlat edinen annesinin sosyal hizmetler alanında çalıştığını ve bu çalışmalar kapsamında kendisinin biyolojik ailesini arayışını desteklediğini dile getirdi. Babasının bu konuda biraz daha isteksiz olduğunu kaydeden Yoon, biyolojik aileleri arayışın yalnızca evlat edinilen kişi için değil, onları büyüten aileleri için de zor olduğunu anlattı.

Birçok kişi gibi Yoon da biyolojik ailesini aramaya başladığında, sürecine ilişkin hem Korece hem de İngilizce çevirinin olduğu evrakın fotokopisine ulaştı.

Yoon, fotokopide hatalar tespit etti, daha sonra Güney Kore ziyaretinde dosyaya ulaşarak 2 sayfanın eksik olduğunu farketti. Yoon’un hikayesi buradan sonra daha karmaşık bir hal aldı, zira hukuk eğitimine rağmen, “Hala bunların ne kadarının gerçek ya da doğru olduğunu sorguluyorum.” dedi.

“Evlat edinilmem gerekiyor gibi gösteren bir hikaye yazmaları gerekiyordu”

Yoon gibi ABD’den evlat edinilen ve Adoptees For Justice’te Politika Yöneticisi olarak görev yapan Güney Koreli Amanda Cho, 1978’de evlat edinilerek ABD’ye geldiğini anlattı.

Cho, kendisini evlat edinen ailesinin, biyolojik ailesini arayışına destek verdiğinden söz ederek, “Dosyama baktığımda ‘Güney Kore’deki biyolojik annemin, babamla ayrıldıktan sonra hamile olduğunu öğrendiği’ yazıyor. Evli değillerdi. Gençti, eğitim almamıştı ve yoksuldu. Biyolojik babamla beraber beni evlatlık vermenin doğrusu olduğunu düşündüler. Yaklaşık 40 yıl boyunca hikayemin bu olduğunu sanıyordum.” diye konuştu.

Arayışları sonucu biyolojik ailesine ulaştı ancak ulaştığında, gerçeğin, dosyasında yazan bilgilerin tam tersi olduğunu öğrenen Cho, “Tüm hikaye tamamen uydurulmuştu ve beni evlatlık veren kuruluştaki kişi, bir hikaye yazmak zorunda olduklarını söyledi. Benim evlatlık edinmem gerekiyor gibi gösteren, inanılır ya da inanılmaz bir hikaye yazmaları gerekiyordu. Onlar da terk edildiğimi yazdı, sebebi buydu.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD’deki ailesinin, olanları öğrendiğinde duygulandığını belirten Cho, “Bizi evlatlık edinen ailelerimizin, Güney Kore’de bir ailemiz olduğunu bilseydi bizi evlat edineceğini sanmıyorum. Sonuç olarak, her şey yalandı. Ailem aslında yoksul değildi. Güney Kore’de durumları gayet iyiydi.” dedi.

Ailesinin, kendisini evlatlık vermeye “zorlandığını” düşünen Cho, biyolojik ailesine ilişkin öğrendiği bilgileri şöyle anlattı:

“Aslında bir çekirdek ailem varmış. Annem ve babam evliymiş. Ben onları bulmadan bir yıl önce biyolojik babam hayatını kaybetmiş. Onları, 41 yaşındayken buldum. Öğrendim ki benden büyük 5 kız kardeşim varmış ve olay şu şekilde gelişmiş: Babamın, kendi ailesindeki en büyük erkek çocuk olması nedeniyle ailemin üzerinde erkek çocuk sahibi olmaları için bir baskı varmış. Bu yüzden beni evlatlık vermişler. Önde gelen bir ailelerdi sanırım. Aile işini devralması için bir erkek çocuk istemişler. Kız çocuk sahibi olmaya devam ettikçe sanırım babaannem, erkek çocuğu olmadığı için onlara kızmış.”

“Bir ailenin çocuğunu alıp başka bir ülkeye göndermek korkunç”

Güney Kore’den ABD’ye 1972’de evlatlık verilen Jane Jeong Trenka’nın hikayesi biraz daha farklı.

Hayat hikayesini, evlatlık olmasına ilişkin deneyimlerini ve biyolojik ailesini arayışında karşılaştığı zorlukları kitap haline getiren yazar Trenka, Müslüman ülkelerden bu şekilde evlatlık verilmediğini öğrendiğini anlattı.

Trenka, “Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı sitesinden kontrol ettim ve (Müslüman ülkelerde) bu durumun olmadığını gördüm. ve Gazze’de şu an olanlara bakınca, insanlar oradaki kimsesiz çocukları topluca evlatlık vermiyor değil mi? Bu yüzden çok etkilendim.” diye konuştu.

Evlat edinildikten birkaç ay sonra ABD’deki evlerine Güney Kore’deki bir anneden Noel hediyeleri geldiğini söyleyen Trenka, “Güney Kore’deki annem, yetimhanenin önünde, ona yaşadığımız yerin adresi verilene kadar ağlamış. Sonra sırf ondan kurtulmak için adresi vermişler. Teknik olarak evlat edinildikten 3 ay sonra Koreli ailemle bağlantım vardı.” diye konuştu.

Kendisini evlat edinen ailesinin, kimsesiz olduklarını düşündükleri çocukları için hediye gönderen bu Güney Koreli anneyi dikkate almadığını ifade eden Trenka, “Bir ailenin çocuğunu alıp başka bir ülkeye göndermek korkunç.” dedi.

Trenka, öz ablası ile aynı yetimhaneye bırakıldığını anlatarak, “Kağıtlarda ailemizin olmadığı yazıyordu. Kız kardeşim ve ben beraber gönderildik. Ancak bizi evlat edinebilmeleri için tüm aile bağlarının koparılması gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Biyolojik aile arayışı öfke, kafa karışıklığı ve hüsrana yol açıyor

Ailelerine ulaşamayan Güney Koreli evlatlık çocukların yaşadıklarına ilişkin çalışmalar yürüten Oh Myo Kim, yurt dışına evlatlık verilen çocukların dosyalarındaki bilgilerin çelişmesi ve arayışların sonuçsuz kalmasının insanlarda hayal kırıklığına neden olabildiğini dile getirdi.

Oh Myo, “Bu, günümüzde hala mevcut bir sorun. Bu konunun neden bu kadar zor olduğuna, neden dosyalarımızın kötü yönetildiğine, kaybolduğuna, bazen doğrudan değiştirildiğine ilişkin yoğun öfke, kafa karışıklığı ve hüsran var.” dedi.

Öte yandan, sürekli arayış safhasında olmanın insan psikolojisi üzerinde farklı etkileri olabileceğini kaydeden Oh Myo, “Bu konu her zaman açık ve belirsiz. Bazı insanlar için psikolojik açıdan çok zor olduğunu düşünüyorum.” diyerek, evlatlık kişilerin depresyon gibi hastalıklara eğilimli olabileceğine dikkati çekti.

Evlatlık ve aile arayışı deneyiminin psikolojiye doğrudan etkilerine ilişkin çok az veri olduğunu belirten Oh Myo, “Bana sorarsanız, bir destek mekanizmanız yoksa ve bu arayış içindeyseniz, rahatsız edici bir şey öğrendiyseniz ya da önünüzde çok fazla engel varsa bu durumun anksiyete ve depresyon gibi hisleri şiddetlendirebileceğini tahmin ediyorum.” diye konuştu.

Zorlu uğraşlar sonucu biyolojik ailesiyle tanışanlar ise dünyanın öbür ucunda büyüdükleri için bu kez de dil ve kültür farklılığı gibi nedenlerle bağ kurmakta zorlanıyor.

“İlişkilerde, anılarda ve bağ kurarken bir boşluk var”

Yoon, doğduğu ülkenin kültürünü bilmeden büyümenin kendinde uyandırdığı hislere ilişkin, “Hiçbir zaman geri alamayacağım bir şeyi kaybetmiş gibi hissettim. Biyolojik aileleriyle tanışan evlat edinilmiş kişilerle bağlantı kurdum ve benimle paylaştıkları, bana hitap eden şeyler, hala büyük bir kayıp hissi uyandırıyor. Kaybedilenlerin yerini alabilecek hiçbir şey yok.” değerlendirmesinde bulundu.

Biyolojik aileleriyle bir araya gelen “yetişkin çocukların” zorluklarla karşılaştığını belirten Yoon, “Hala dil bariyeri var. İlişkilerde, anılarda ve bağ kurarken bir boşluk var. Bu, bana hitap ediyor çünkü büyürken bir çocuğun ihtiyacı olan sevgiyi ve ilgiyi alarak büyümüş olsam da hala annemin nasıl göründüğünü bilmeyi, babamın sesinin nasıl olduğunu bilmeyi diliyorum.” diye konuştu.

Öte yandan, soyadını “Yoon” olarak değiştirdiğini dile getiren Daniel Yoon, “Bu, biyolojik ailemin soyadı mı bilmiyorum bile ancak Güney Kore’yle biraz bağ kurmamı sağladı.” dedi.

Yoon ile benzer deneyime sahip Cho ise biyolojik annesiyle tanıştığında, annesinin Alzheimer hastası olduğunu ve dil bariyeri nedeniyle iletişim kurmakta zorlandığından söz etti.

Güney Kore’de büyüseydi Korece konuşacağını, ülke kültürünün bir parçası olacağını, Amerikan olmayacağını söyleyen Cho, şimdilerde bu kültürle bağ kurmak için Korece öğrenmeye çalıştığını, biyolojik kardeşleriyle görüşmeyi sürdürdüğünü anlattı.

Birincil bakım verenden koparılmak, psikolojiyi olumsuz etkiliyor

Oh Myo, Güney Korelilerin aileleriyle bir araya geldiklerinde dahi karşılarına çıkan dil bariyerinin psikolojik etkilerine ilişkin “Hayatınızın hangi noktasında olursanız olun, anne ya da baba, kim olursa olsun birincil bakım veren kişiden koparıldığınızda bu sizi etkileyecektir.” dedi.

Bu durumun çocuklarda bağlanma sorunlarına yol açabileceğine işaret eden Oh Myo, evlatlık verilen çocuklardan bilmedikleri bir ülkede yabancı kişilerle duygusal bağ kurmasının beklenmesinin “çılgınca” olduğunu söyledi.

Oh Myo, “Güney Kore’den evlatlık verme konusu tarih kitaplarında olmalı. Bu, ülkenin, tarihinin bir parçası ve hala devam ediyor.” diye konuşarak, doğduğu ülkeye dönen evlatlık kişilerin en çok tercüme ve psikoloji gibi konularda desteğe ihtiyaç duyduğuna dikkati çekti.

Bu noktada, evlat edinilen kişiler, Güney Kore ve ABD’nin geçmişteki politikalarını eleştirirken, günümüzde biyolojik ailesini arayanlara desteği yetersiz buluyor.